Bazı şeylerin zamanında ele alınıp halledilmesi gerekir.
Çocukluk çağında tedavi edilmemiş orta kulak iltihapları malesef hem çocuklukta hem de yetişkin olduğumuzda can sıkmaya devam eder.
Hiç kimse işitmeyen, kötü kokan ve akıntısı olan bir kulağa sahip olmak istemez.
Kulaktan sürekli iltihap gelmesi işlerin yolunda gitmediğini gösterir. Bu iltihap dış kulak yolundan veya orta kulaktan gelebilir. Dış kulak yolu iltihapları zamanında müdahale ve etkili ilaçlar kullanarak iyileşir.
Kulakta devamlı bir akıntı olması, hastalığın kronikleştiğinin işaretidir. Üç ayı geçen durumları kronik kulak iltihabı olarak tanımlıyoruz. Kronikleşen durumlarda kulakta hasar oluşacağından her koşulda hekim kontrolü gerekiyor. Uygulayacağımız tedaviler hasar miktarı az olduğunda kulağı tamamen normale döndürebilir.
Tedavi edilmeyen akıntılı kronik orta kulak iltihabı kalıcı sağırlığa neden olabilir. Kulak boşluğunun içinde ya da kafa içinde istenmeyen durumlara yol açabilir. Yüz siniri etkilenip yüz felci gelişebilir. İltihap beyne ulaşıp beyin dokusu ve çevresine zarar verebilir, beyinde apseye ve menenjite yol açabilir, hayatımızı tehdit edebilir. Bu aşamada ilaç tedavisi ve beraberinde cerrahi müdahale gerekiyor. Ameliyatla iltihaplı dokular bölgeden çıkarılık, elde kalan dokularla kulak tamir edilir. Hastalarda işitme belli oranda geri gelir.
Sonuç olarak akıntılı kulak enfeksiyonları ihmale gelmez, zamanında tedavi edilmeleri tedavide başarıyı arttırır, kulakta hasar gelişmesini önler.
Günümüzde tedavi amaçlı soğan ve sarımsak suyunun kulağa damlatılmasını kesinlikle önermiyoruz. Bununla birlikte eskilerde uygulanan soğan ve sarımsak suyunun kulak hastalıklarındaki güvenilirliğini deney hayvanları üzerinde araştırdım.
Ülkemizde kronik kulak hastalıklarının sıklığı üzerine yaptığım araştırma özeti aşağıdadır;
Akıntılı kulak hastalıklarında kullanılan borik asit tozunun güvenilirliğini araştırdığım bilimsel çalışmamızın özeti aşağıdadır;